Aku no Hana
Ergenliğin getirdiği sancı dolu arayışlar, boğulur gibi hissettiğin boşluk dönemleri ve kimlik bunalımları...Bu süreçten herkes bir şekilde geçer.Aku no Hana'da türünün benzeri Oyasumi Punpun ve şahsen özellikle benzettiğim Onani Master Kurosawa adındaki serilerde de işlendiği gibi başkarakterin yaşadığı bir takım olaylar sonucunda olgunlaşması ele alınıyor. Animesini izledikten sonra mangayı okudum ve manga kesinlikle gözümü gönlümü açtı.Animedeki çizim tarzı gerçeği daha güzel resmediyor, mangada çirkin olması gereken Nakamura'nın Saeki'den daha güzel olması gibi bir durum söz konusu değil; fakat animasyonların göze batması tekrarlayan amaçsız sahneler ve de saçma yerde bitmesi animeyi ancak manganın reklamını yaptırır konuma getiriyor.Çizimler harika, kötülük tohumunun yeşermesiyle çiçeğin gün geçtikçe büyümesi gibi sembolizm öğelerini görmek güzel, zaman atlamaları oldukça karakter çizimlerinin ona göre gelişmesi de Aku no Hana'nın en sevdiğim yanlarından. Kasuga-kun sıradan biri, babasının da etkisiyle okumayı seven bir kitapkurdu ama bunu daha çok anlaşılması zor kitaplara çevirip gizemli bir hava takınıyor, böylece kendine itiraf edemediği derin duygularından kaçıp kendini gündelik hayata kaptırabiliyor.Saeki-chan klasik rol model öğrencimiz, güzel, başarılı, herkesle iyi geçinen, ailesinin her dediğini yapan ve yer yer kendini hiçe sayan biri.Nakamura-san için hayat karanlıktan ibaret, herkesin canı cehenneme, herkes ikiyüzlü bir kukla, ta ki Kasuga-kun'un bilmediğimiz yüzünü görene dek; o gün Nakamura için bir umut ışıltısı doğuyor ve hikaye böylece başlıyor. Serinin ilk bölümü 3 karakterimiz arasında gelişen gittikçe tuhaflaşan ve çığırından çıkan bir olay örgüsü.Kötülük çiçeği serpildikçe olaylar akıl almaz bir hal alıyor, Nakamura Kasuga'yı iyice kabuğundan çıkarırken Saeki'nin de bağımlı kişilik özelliklerine şahit oluyoruz.Yangınla birlikte atlatılması zor bir süreç onları bekliyor. Serinin ikinci bölümü 3 yıl sonraki ortama ayak uydurmaya çalışan kasvetli Kasuga'yla devam ediyor.Tokiwa'yla tanısıyoruz, Nakamura'yı andıran sosyal ve güzel bir tip.Kasuga'nın Tokiwa'ya tesadüf ettiği günle birlikte Kasuga'daki kişilik değişimi günbegün kendini gösterip hikayeye farklı bir realite katıyor. Favori bölümüm kesinlikle son bölümdür, aklımda birkaç soru olsa da yeterince doyurucu bir final yapılmış, herkesin okumasını tavsiye edeceğim muazzam bir seridir.
Ergenliğin getirdiği sancı dolu arayışlar, boğulur gibi hissettiğin boşluk dönemleri ve kimlik bunalımları...Bu süreçten herkes bir şekilde geçer.Aku no Hana'da türünün benzeri Oyasumi Punpun ve şahsen özellikle benzettiğim Onani Master Kurosawa adındaki serilerde de işlendiği gibi başkarakterin yaşadığı bir takım olaylar sonucunda olgunlaşması ele alınıyor. Animesini izledikten sonra mangayı okudum ve manga kesinlikle gözümü gönlümü açtı.Animedeki çizim tarzı gerçeği daha güzel resmediyor, mangada çirkin olması gereken Nakamura'nın Saeki'den daha güzel olması gibi bir durum söz konusu değil; fakat animasyonların göze batması tekrarlayan amaçsız sahneler ve de saçma yerde bitmesi animeyi ancak manganın reklamını yaptırır konuma getiriyor.Çizimler harika, kötülük tohumunun yeşermesiyle çiçeğin gün geçtikçe büyümesi gibi sembolizm öğelerini görmek güzel, zaman atlamaları oldukça karakter çizimlerinin ona göre gelişmesi de Aku no Hana'nın en sevdiğim yanlarından. Kasuga-kun sıradan biri, babasının da etkisiyle okumayı seven bir kitapkurdu ama bunu daha çok anlaşılması zor kitaplara çevirip gizemli bir hava takınıyor, böylece kendine itiraf edemediği derin duygularından kaçıp kendini gündelik hayata kaptırabiliyor.Saeki-chan klasik rol model öğrencimiz, güzel, başarılı, herkesle iyi geçinen, ailesinin her dediğini yapan ve yer yer kendini hiçe sayan biri.Nakamura-san için hayat karanlıktan ibaret, herkesin canı cehenneme, herkes ikiyüzlü bir kukla, ta ki Kasuga-kun'un bilmediğimiz yüzünü görene dek; o gün Nakamura için bir umut ışıltısı doğuyor ve hikaye böylece başlıyor. Serinin ilk bölümü 3 karakterimiz arasında gelişen gittikçe tuhaflaşan ve çığırından çıkan bir olay örgüsü.Kötülük çiçeği serpildikçe olaylar akıl almaz bir hal alıyor, Nakamura Kasuga'yı iyice kabuğundan çıkarırken Saeki'nin de bağımlı kişilik özelliklerine şahit oluyoruz.Yangınla birlikte atlatılması zor bir süreç onları bekliyor. Serinin ikinci bölümü 3 yıl sonraki ortama ayak uydurmaya çalışan kasvetli Kasuga'yla devam ediyor.Tokiwa'yla tanısıyoruz, Nakamura'yı andıran sosyal ve güzel bir tip.Kasuga'nın Tokiwa'ya tesadüf ettiği günle birlikte Kasuga'daki kişilik değişimi günbegün kendini gösterip hikayeye farklı bir realite katıyor. Favori bölümüm kesinlikle son bölümdür, aklımda birkaç soru olsa da yeterince doyurucu bir final yapılmış, herkesin okumasını tavsiye edeceğim muazzam bir seridir.